24 Ekim 2009 Cumartesi

YANKISIZ GÜNLER

yankı kavramını ilk öğrendiğim zaman çok hoşuma gitmişti...değişik büyülü bişeydi...sesleniyosun ve karşılık alıyosun aynı şekilde...mucizeydi bu...ama zamanla anladım ki hiç güzel bişey değilmiş....aslında sesinin yankılanması, sesine kendi sesinden ve söylediğinden başka bi karşılık bulamamak korkunç bişeymiş...aslında yankı, yalnızlığını yüzüne tokat gibi çarpan bi tabiat olayıymış...artık nefret ediyorum yankıdan...yalnızım, sesime ses veren kendi sesimden başkası değil...sesime ses veren yalnızlığımdan başkası değil....yalnız yaşlanmaktan korkmanın asıl sebebi de bu sanırım...birilerine daha çok ihtiyacın olduğunda, sana karşılık verenin senden başkası olmayışı...yalnızlığının yankılanışı....TANRIM...sesime karşılık verecek birini ver....herkese...

5 Ekim 2009 Pazartesi

ACIYA GÜLMEK

hayret ki insanın kendini tanıması bitmiyomuş...ben kendimi incir çekirdeği sanırken aslında koca bi okyanusmuşum...bu yaşa geldim (32) kendime dair bişeyi farkettim...meğer ben ne zaman acı çekersem o zaman daha coşkulu oluyomuşum...en eğlenceli en keyifli olduğum zamanlarda aslında feci acıyomuşum...yaşadığım acının, üzüntünün dışa vurumu bende böyle...ejderha nasıl ağzından ateşi büyük bi kuvvetle çıkarıyosa, bende içimdeki acının oranına göre gülüyorum...ne zaman çok eğleniyosam bil ki o zaman çok acıyorum...biliyo musun....ben hep kocaman kahkahalarla gülüyorum...