30 Kasım 2009 Pazartesi
!!!
hayat bana seninle iyi bi oyun oynuyo... bense yenilen pehlivan güreşe doymaz hesabı direnmeye çalışıyorum...don kişot gibi yeldeğirmenleryle savaşıyorum...halbuki öğütüyo beni savaştığımı sandığım değimen...ve savaşacak güç bırakmıyo bende...ve aslında hayat tavlayı kolumun altına vermişken, ben hala zar atmaya çalışıyorum....
17 Kasım 2009 Salı
ÖYLESİNE
Rakı beyazında yüreğim bu gece….buruk, acı, mayhoş.…. ne kavunun serinliği söndürüyo içimdeki yangını, ne rakının tadı bastırıyo acımı….öyle efkardayım….içmek lazım bu gece….şişenin dibini bulmak lazım..sızarken geceye uykuyla, kötü herşeyi unutmak, uyuşmuş beyninde güzel bi hayat yaratmak lazım...ve düşündüğün o en son şeyi, o güzel hayatı hatırlayarak uyanmak lazım puslu bi sabaha...ne güzel olurdu unutmak herşeyi ve yeni baştan başlamak herşeye...havada serin bi kömür kokusu… rakı beyazındayım bu gece…efkardayım….dışarda serin bi kömür kokusu...iyi geceler kötü herşey...günaydın zihnimdeki güneşli güzel gün....sen...alacakaranlığımdasın....
Etiketler:
alacakaranlık,
günaydın,
içmek,
iyi geceler,
rakı
24 Ekim 2009 Cumartesi
YANKISIZ GÜNLER
yankı kavramını ilk öğrendiğim zaman çok hoşuma gitmişti...değişik büyülü bişeydi...sesleniyosun ve karşılık alıyosun aynı şekilde...mucizeydi bu...ama zamanla anladım ki hiç güzel bişey değilmiş....aslında sesinin yankılanması, sesine kendi sesinden ve söylediğinden başka bi karşılık bulamamak korkunç bişeymiş...aslında yankı, yalnızlığını yüzüne tokat gibi çarpan bi tabiat olayıymış...artık nefret ediyorum yankıdan...yalnızım, sesime ses veren kendi sesimden başkası değil...sesime ses veren yalnızlığımdan başkası değil....yalnız yaşlanmaktan korkmanın asıl sebebi de bu sanırım...birilerine daha çok ihtiyacın olduğunda, sana karşılık verenin senden başkası olmayışı...yalnızlığının yankılanışı....TANRIM...sesime karşılık verecek birini ver....herkese...
5 Ekim 2009 Pazartesi
ACIYA GÜLMEK
hayret ki insanın kendini tanıması bitmiyomuş...ben kendimi incir çekirdeği sanırken aslında koca bi okyanusmuşum...bu yaşa geldim (32) kendime dair bişeyi farkettim...meğer ben ne zaman acı çekersem o zaman daha coşkulu oluyomuşum...en eğlenceli en keyifli olduğum zamanlarda aslında feci acıyomuşum...yaşadığım acının, üzüntünün dışa vurumu bende böyle...ejderha nasıl ağzından ateşi büyük bi kuvvetle çıkarıyosa, bende içimdeki acının oranına göre gülüyorum...ne zaman çok eğleniyosam bil ki o zaman çok acıyorum...biliyo musun....ben hep kocaman kahkahalarla gülüyorum...
29 Eylül 2009 Salı
TUTUŞMAYIN KARDEŞİM BİRBİRİNİZE
Yok kardeşim sokakta el ele tutuşarak gezmeyi yasaklasınlar…yaaa olan var olmayan var…hiç düşünülmez mi insanın canı çeker…bugün bana yarın sana…yarın sen de o elini tutarak gerine gerine küçük dağları ben yarattım havasıyla gezdiğin insandan ayrılınca emin ol sende böyle düşüneceksin…her zaman anı yaşamak iyi bişey değil söylim sana yani..bazı konularda ileriyi düşünerek yaşayacaksın…
Dün yolda yürüyorum…önümde bi çift el ele tutuşmuş…hanım kızımız bir havalarda böyle…küçük dağları ben yarattım edaları kızımızda…yaaa öyle böyle değil… yürürken vitrin camlarında kendilerini izliyo….buldumcuk olmuş abla…o kadar yaaniii….ben kendisini biraz görgüsüz buldum şahsen…..bide abla bişeye benzese…tamam abi fena değildi…tamam yaa tek kelimeyle süperdi dibim düştü…aslında bunu da anlamıyorum…nerde yakışıklı bi abi var..bakıyosun çirkin bişey taşıyo yanında…hele son zamanlarda gözlemlediğim ise bu yakışıklı abilerin yanındaki kızlar toplu…hatta resmen şişman…yaa ben şişmanken hep çelimsiz minkin kızlar vardı bu abilerin yanında…bende inat ettim, yemedim içmedim, fitmess a gidip kıçımdan terler damlayana kadar spor yaptım, öldüm bittim sonunda 6 kilo verdim…bi baktım moda, şişman kızlar …hiçbi zaman olmam gereken yerde olmam gereken zamanda olamadım ben yaaa…ne var sanki bizim yanımızda da şöyle uzun boylu, yeşil gözlü, esmer, yakışıklı, dumanı üstünde bi abi olsa…hayatımız milletin yanındaki abilerin dumanına ekmek bandırarak geçti…o dumanla körelttik nefsimizi…yazık ama yaa…
Bu kadar şikayet ediyo olsam bile yine de yasaklansın istiyorum bu el tutma olayı….sonuçta hormonlu bişeyim…ben istemesem de hormonlarım istiyo canım…lütfen biraz saygı….
Ama bu çifti izlerken düşündümde..yok yaa böyle tek tabanca iyi yaanii…alışmışım bu yalnızlığa…hani bi sevgili yapsam kendime, kesin otobüste dolmuşta unuturum onu ben….o kadar alışmışım yaanii..hem ne o öyle tasmalı köpek gibi sürekli elinden biri tutarak gezicen…bu yaşta anamız babamız elimizden tutsa çocukmuyuz deriz ama elin oğlu olunca konu, bi aptala dönüyoruz…elinden tutmadan yürüyemeyen, çocuk gibi konuşarak, davranarak sevimli olmaya çalışan tuhaf yaratıklara dönüyoruz…hadi kışın normal…elin üşür falan….ama yazın gavur şeyi gibi yanarken ortalık, ne akla hizmet el ele tutuşulur anlamam ki yaa…vıcık vıcık ter ellerin…kendi terin yetmezmiş gibi….yooo hayıırr cümleyi tamamlayamiicam…ıyykkk…..
28 Eylül 2009 Pazartesi
27 Eylül 2009 Pazar
HOŞÇAKAL
Bi varmış bi yokmuş olacaksın yine...Artık var dediğimde yok, artık yok dediğimde ortaya çıkacaksın yine...çiçek açıcam ama bi bakıcam yalancı baharmış...ama ben baharlar erken gelsin ve hep bahar olsun hayatım, hayatımda baharlar olsun istiyorum...içimde gizlenmiş çiçekler, açsın istiyorum...kara kışlara teslim etme beni, çiçeklerimi öldürme istiyorum...baharım ol istiyorum...kocaman yutkunuyorum boğazıma attığın düğümü, susuyorum..............dedim sana.....ama....yenik düştüm ayazlara...yüreğim yalancı baharların açtırdığı çiçekleri döktü bir bir...içimde gizli çiçeklerim açamadan, kırıldı dallarım...ben bahara hasret, kara kışlara teslim....üşüyorum....hoşçakal....
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)